IQNA

Nehcü’l Belağa’nın ışığında sosyal hayat / 11

Dindarlık ve ahlâka bağlılığın siyasi ve sosyal gelişmelerle ilişkisi

23:40 - August 05, 2023
Haber kodu: 3481225
TAHRAN (IQNA)- Din ve ahlak, insanın kurtuluşu içindir ve Hz Ali (a.s.), dindarlığımızı ve ahlakımızı siyasi ve sosyal değişkenlere tabi kılmamamız konusunda bizi şiddetle uyarmaktadır.

Hz  Ali’nin (a.s) hayat ilkeleri, Kur’an’a ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetine dayanıyordu. Toplumsal eylem ve toplumla ilişkiler alanında, onun ilişkileri ilahi ve nebevi emirlere dayalıydı ve mükemmel modeller olarak kabul edilebilir.

Nehcü’l Belaga araştırmacısı Bahşali Kanberi, sosyal ahlak toplatılarının 11. Dersinde “dinde sebat “ konusunda şu açıklamalarda bulundu:

Din ve ahlakta sebat, Nehcü’l Belağa’nın çeşitli hutbelerinde zikredilmiş olup bunlardan biri 176. Hutbesidir. Hutbede siyasi ve sosyal gelişmelerin insanı ahlak ve dinin sınırlarından saptırmaması gerektiği anlatılmaktadır.

İslam toplumlarında üst düzey bir siyasi yetkilinin yanlış bir davranışı olduğu anda dinden çıkanlar vardır. Onların günahlarının dinle ne alakası var? En başta o siyasi görevli için mi dindar olduk? Bu konuların dinle ne alakası var? Diyelim ki toplumda bir anormallik var, ahlâktan vaz mı geçelim?

Din ve ahlak insanlığın kurtuluşu içindir ve İmam Ali (a.s) dindarlığımızı ve ahlaki davranışlarımızı siyasi ve sosyal gelişmelere bağlı hale getirmememiz konusunda bizleri şiddetle uyarmaktadır. Psikolojik olarak yöneticilerin davranış ve ahlâklarının halkın din ve ahlâkî uygulamalarını olumlu ya da olumsuz etkilediği doğrudur. Ancak aynı zamanda bu geçişin mantıksal değil psikolojik olduğu da belirtilmelidir. Mantıken, insanın kurtuluşunun ahlak ve dinde olduğunu bilsem, onları asla terk etmem.

Nehcü’l Belağa’nın 176. Hutbesi:

“İşe koyulun işe! İşin sonu, işin sonu! Direniş, direniş! Sabır, sabır! Takva, takva! Gerçekten de sizin için bir son vardır, sonunuza yönelin. Şüphe yok, sizin için yola işaretler konulmuştur; onlarla hidayete erin. İslam için bir nihai he­def vardır; ona yürüyün Allah’ın huzuruna çıkarken, üzeri­nize farz kıldığını açıkladığı vazifeleri eda ederek çıkın. Ben size şahidim, kıyamet gününde sizin adınıza delil gösterece­ğim.

Bilin ki önceden takdir edilen şeyler gerçekleşmekte ve kesinleşmiş hükümler ortaya çıkmaktadır. Ben sizinle Allah’ın vadi ve deliliyle konuşuyorum. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:  “Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin! “ (Fussilet: 30)

Siz de, “Rabbimiz Allah’tır.” dediniz, öyleyse kitabı, emrettiği metot ve kulluğu sayılan iyi yol üzerinde sebat gösterin; sonra da o yoldan çıkmayın, onda bidatler çıkarmayın ve ondan sapmayın. Çünkü ayrılanlar kıyamet gününde Allah’ın rahmetinden kesilirler.

Dünya sürekli değişen bir dünyadır. Bu değişimler sırasında amellerimizi, din ve ahlakta sebat etmeyi unutmamalıyız. Ahlak ve dinde sebat, amel ve basirette gerekli olan iki şey : sabır ve vera’dır.

Sabırın çeşitli türleri vardır yani derunî sabırsızlığın önüne geçme, gereksiz heyecan ve nefsin habsedilmesidir. Vera’ ise haram veya şüpheli olan şeylerden uzaklaşma takva sahibi olmak demektir.

4134140

captcha