IQNA

Araştırmacı yazar Hazım Koral IQNA'ya konuştu:

Hıdır Adnan konuşmalarında sürekli Kerbela'dan söz ederdi

15:32 - May 06, 2023
Haber kodu: 3480188
Hıdır Adnan, gençlik yıllarından beri mücadele ve direnişin bizzat içerisinde aktif olarak görevlerde bulundu ve bu süreçte 12 kez tutukluluk yaşadı.

Hıdır Adnan konuşmalarında sürekli Kerbela'dan söz ederdiSiyonist rejimin Mescid-i Aksa baskınları, illegal yerleşim birimleri inşa etmesi ve keyfi siyasi tutuklamaları sürerken daha önce de açlık grevine giren Filistinli Hıdır Adnan'ın hayatını kaybettiği haberi duyuldu. Gazeteci, yazar ve program yapımcısı Hazım Koral ile Hıdır Adnan'ı ve İslam ülkelerini konuştuk. İşte röportajımız:

Filistin'de yine son zamanlarda yoğun bir gündem var. En son Hıdır Adnan'ın açlık grevi sonrası 86. günde şehadete eriştiği haberini aldık. Ki ilk esir edilişi ve ilk açlık grevi de değildi. Neler söylersiniz Filistin'in son büyük şehidi için? Hıdır Adnan'ın amacı neydi, bize ne söylemek istiyordu?

Rabbimiz Hıdır Adnan'ın şehadetini kabul etsin. Sorunuza şuradan başlamak istiyorum: Açlık grevi olayına fıkıh âlimlerimiz cevaz veriyor mu? Bilmiyorum. Ancak kendi şahsi kanaatime göre tercih edilmemeli. Elbette açlık grevi ile güdülen amaç zillet içerisinde gaflete gark olmuş ümmeti bir nebze olsun uyandırma çabasıdır. Daha önceleri birçok kardeşimiz bu yolu deneyerek, adeta sağır kesilmiş ümmetin kulaklarına derinlerden bir çığlık olma çabasına girmişlerdi. Hıdır Adnan'nın da yaptığı budur... Mazlum insan Hıdır Adnan hiçbir suçu ve hiçbir suç isnadı olmadan, tamamen keyfi olarak 12 kez tutuklanmış ve yargısız/mahkemesiz olarak defalarca manevî işkencelerden geçirilerek uzun süre işgal çetesinin zindanlarında tutuklu bulunmuştu. Siyonist çete gerekçesiz keyfi tutuklamalarını "idari mahkeme" kılıfı giydirerek yapmaktadır. Bu aynı zamanda "evrensel insan temel hak ve özgürlükleri"ni de ihlâl etmektir. Fakat ne Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, ne İslâm İşbirliği Teşkilatı, ne de Müslüman ülkeler gereken tepkiyi vermekte ve gerekli yaptırıma gidilmektedir...

Saniyen şunu da ifade etmiş olalım ki, bazılarının düşündüğü gibi açlık grevinden maksat eğer düşmanı insafa davet etmekse bu elbette büyük bir yanılgıdır. Zira karşımızda öylesine acımasız, öylesine küstah ve öylesine şirret bir düşman var ki, Merhum Erbakan'ın ifadesiyle, "İsrail diplomasiden ve dilden anlamaz, İsrail ancak güçten anlar." Tek çare tek seçenek düşmanın anladığı dilden konuşmaktır. O dil de güçten başka bir şey değildir. Bugün bu vazifeyi "Direniş Cephesi" yüklenmiş bulunmaktadır. Ümmet genelinde ise Filistin davasına karşı büyük bir umursamazlık ve aymazlık söz konusu. Ümmetin adeta Filistin diye bir derdi yok. Biz bunu lokal anlamda Türkiye Müslümanları olarak değerlendirdiğimizde içler acısı bir manzara ile karşılaşmış olacağız. İki milyara yakın nüfus potansiyeli ile olaya ümmet genelinden baktığımızda ise durumun Türkiye kulvarı ile aynı zaviyede olduğu görülecektir. Bu yüzden Şehid Ahmet Yasin ümmetin sessizliğini Allah Teâlâ'ya şikayette bulunarak serzeniş içerikli bir yazı kaleme almıştı. Belki cevabî yazımız uzamış olacak ancak yine de biz bu satırlarda Şehit Ahmet Yasin'in sitem dolu o yazısından birkaç paragraf aktarmış olalım:

"Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!..
Başımıza gelen bu acı felaketler karşısında hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye..
'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!' diye çağıramaz mı!?..
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!.. Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!.
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..
Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!..
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..
Allah’ım! Sana şikayette bulunuyorum Sana şikâyette bulunuyorum..
Sana şikayette bulunuyorum…
Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum…
Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikâyette bulunuyorum…
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve birliğimiz bozuldu. Yollarımız ayrıldı. Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz."
Evet, Şehid Şeyh Ahmet Yasin'in ümmete ve ümmetin başındaki siyasîlere yönelik haklı sitemi bu...

Sizce Hıdır Adnan'ın şehadeti sonrası neler yaşanacak?

Üzülerek ifade etmiş olayım ki, asıl yapılması gereken ve asıl gösterilmesi gereken tepki olmayacak. Çünkü ümmetin ezici çoğunluğu ve başlarındaki siyasîlerin kahir ekseriyeti Filistin davasına kör, sağır, dilsiz ve en önemlisi duygusuz. Fakat onur duyarak ifade etmiş olalalım ki, "Direniş Cephesi"nin has evlâtları sahadadır ve Filistin davası uğruna nice bedeller ödeyerek Siyanist işgal güçlerine darbe üzerine darbe vurmaya devam etmektedir. Bu yüzden şunu açık bir şekilde ifade etmiş olalım ki, Gerek İslâmî Cihad olsun gerek Hamas ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzettin Kassam Tugayları olsun mazlum Hıdır Adnan'nın intikamını en kısa zamanda alacaklardır, bi iznillah..

Hıdır Adnan bir konuşmasında Hüseyin gibi olamıyorsak Zeynep gibi davayı yaymayı hedef edinelim diyordu. Aslında hem yaşarken Zeynep gibi yaşadı hem de Hüseyin gibi şehit oldu Hıdır Adnan... Neler söylersiniz?

Hıdır Adnan, İslâmî Cihad'ın onurlu bir üyesi sıfatıyla gençlik yıllarından beri mücadele ve direnişin bizzat içerisinde aktif olarak görevlerde bulundu ve bu süreçte yukarıda da ifade ettiğimiz gibi 12 kez tutukluluk yaşadı. O güçlü bir hatip olması hasebiyle Zeynebî misyonunu da bi hakkın yerine getirmişti. Konuşmalarında sürekli Kerbelâ'dan söz etmesi, İmâm Hüseyin'e ve Zeynep validemize atıfta bulunmasından anlaşılan o ki, Ehl-i Beyt onun onurlu mücadelesinin mihenk taşıydı. Rabbim onu Sevgili Peygamberimiz'e ve mutahhar Ehl-i Beyt'ine komşu eylesin.

Filistin'deki ilk şehit de değil son şehit de olmayacak, en azından siyonist rejim var olduğu sürece. Son olarak neler söylersiniz bu bağlamda?

Elbette sizin de ifade ettiğiniz gibi Hıdır Adnan ne ilk şehidimizdir ne son şehidimiz.. Bildiğiniz üzere başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerin Birleşmiş Milletler nezdinde Filistin topraklarının % 54'nü peşkeş çekip İsrail'i devlet ilân ettikleri ilk günden itibaren işgalci Siyonist çete o topraklar üzerinde zamana yayılmış bir soykırım işlemektedir. Her Allah'ın günü çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden "düşük yoğunlukta" katliam yapıyorlar. Evet, şeytanî bir mantıkla tepki almamak için bu işi düşük yoğunlukta yapıyorlar, ama her gün yapıyorlar. Ayrıca bir taraftan da bağları, bahçeleri, zeytin tarlalarını talan ederek yeni yeni yerleşim birimleriyle işgallerini de sürdürüyorlar. Üzülerek ifade etmiş olalım ki, 57 İslâm ülkesinden sadece "Direniş Cephesi"nin hamiliğini yapan lojistik destek sağlayan İran İslâm Cumhuriyeti'ni ve Suriye'yi görüyoruz. Bu nedenledir ki, başta büyük şeytan ABD olmak üzere bütün küresel güçler düşman kesilmiş vaziyette. Suriye'de iç karışıklık ve iç savaş çıkarmalarının tek nedeni Filistin davasına sahip çıkılmasıydı. İran İslâm Cumhuriyeti'nin Suriye ile yapmış olduğu stratejik ittifak anlaşmaları ve dayanışma içerisinde olması bu yüzdendi. Ama bazı aklı evvel dostlarımız bunu anlamadı ve IŞİD ve benzeri terör örgütlerine karşı neden mücadele verildiğini bir türlü idrak edemediler. Neymiş efendim, IŞİD Suriye'de İslâm devleti kuracakmış, buna Hizbullah ve İran engel olmuş. Fe SubhanAllah...

Hıdır Adnan'nın şehadetiyle ilintili olarak konuyu buraya çekmemizin nedeni Hamas lideri İsmail Haniye'nin üç kez üst üste vurgu yaparak Hacı Serdar Kasım Süleymanî için "Kudüs şehididir" demesini hatırlamamız içindir. Selâm olsun Kudüs şehidi mazlum Hıdır Adnan'a, Selâm olsun Kudüs şehidi Hacı Serdar'a, Mehdi Mühendisi'ye, selâm olsun tüm Filistin şehidlerine...

Ahir kelâm: Siyonist işgalci çetenin zevâli yakındır, bi iznillâh. Bunun müjdesini bu satırların sahibi değil, Mehdi Aleyhisselam'ın naibi Rehberimiz Veliyy-i Emr'i Müslimin vermektedir. Vesselâm...

Çok teşekkürler değerli yanıtlarınız için...

Morteza Karimi

captcha